H
orasan’da yetişen evliyânın meşhûrlarından. Künyesi, Ebû Bekr’dir. Dokuzuncu asırda Belh şehrinde yaşamış olup, doğum ve vefât târihi bilinmemektedir. Zamanının meşhûr âlimlerinden ve evliyâsından Ahmed bin Hadreveyh ve diğer evliyâların sohbetinde ve derslerinde yetişmiştir. Hadîs ilminde de ilim sâhibi olmuş, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Derslerinde ve sohbetinde çok talebe yetişmiştir.
Muhammed bin Hâmid hazretlerinin kıymetli sözlerinden bir kısmı şunlardır:
Buyurdu ki: “Tefekkür beş çeşittir.
1- Allahü teâlânın yarattığı şeylere bakıp, O’nun yüceliğini düşünmek. Bundan mârifet, Rabbini tanımak hâsıl olur.
2- Allahü teâlânın nîmetlerini ve ihsânlarını düşünmek. Bundan muhabbet hâsıl olur.
3- Allahü teâlânın vâdettiği nîmetleri ve mükâfâtları düşünmek. Bundan ibâdete karşı rağbet ve ibâdet yapma şevki hâsıl olur.
4- Allahü teâlânın azâbını düşünmek. Böyle tefekkür eden kimse, Allahü teâlâya isyân etmekten sakınır.
5- Allahü teâlânın verdiği nîmetler ve ihsânları yanında, nefsin kötülüklerini düşünmek. Bundan da, geçmiş günahları hatırlıyarak Allahü teâlâya karşı hayâ, utanma hâsıl olur.”
“İnsanın kalbine nur yerleşince; dışı, âzâları, iyilik yapar ve iyiliği konuşur.”
Muhammed bin Hâmid hazretlerine, Fâtır sûresinin; “Ey insanlar, siz Allaha muhtaç olanlarsınız. Allah ise hiç bir şeye muhtaç değildir. Hamîddir (hamd olmaya lâyıktır).” meâlindeki 15. âyet-i kerîmenin tefsîri sorulunca şöyle tefsîr etmiştir. “Siz âcizsiniz, Allahü teâlânın rahmetine muhtaçsınız, bunun için fakirsiniz. Allahü teâlâ ganîdir. Sizin ibâdetlerinize ihtiyâcı yoktur.”
“Ehl-i muhabbet olmayan kimse, himmete tam mânâsıyla ulaşamaz. (Himmet, sadece bir şeyi istemektir. Bu da Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktır.) Muhabbet ehli buna; sünnete tâbi olup, bid’atlardan sakınmak sûretiyle kavuşmuştur. Çünkü Resûlullah efendimiz himmette en yüksek derecede olup, Allahü teâlâya en yakın olandır.”
“Câhillerin evliyâyı inkâr etmesi, büyüklere dil uzatması, onları anlamaktan uzak olmalarından ve kalblerinin hikmeti almamasındandır.”
“Evliyâ olan zâtlar, evliyâlıklarını dâima gizlerler, söylemezler. Fakat onların hâlleri ve davranışları, evliyâ olduklarını gösterir. Evliyâlık iddiasında bulunan kimseler, dilleriyle bunu söylerler. Fakat hâl ve hareketleri, onların yalancı olduklarını ortaya çıkarır.”
“Allahü teâlâya en yakın olan kimseler, fakirlerle bulunmaktan hoşlanan kimselerdir. Ebedî olanı, geçici olana tercih edenler ve kazâya rızâ gösterenlerdir.”
“Bir şeyi yapmaktan âciz kalırsan, bu âcizliğini, zayıflığını anlamaktan da âciz kalma.”
“Bir kimsenin bir müslümanı hor görmesi, îmân ve mârifet zayıflığındandır.”
“Yol belli ve açık; delil, âlimler (müctehidler), azık tam, binek kuvvetli. Fakat insanı asıl maksada kavuşmaktan uzaklaştıran şeyler var. Bunlar: Âlimlere (müctehidlere) uymadan, kendi görüşüne uymak, nefsinin istekleri peşinde koşmak. Azığı (yiyeceği) gayrimeşrû yerden toplamak. Mesûliyeti unutup, bineği zayıflatmaktır.”
“İnsanların felâketine sebep; asıl işi bırakıp boş şeyler ile uğraşmaları, nefislerinin isteklerine uymaları ve harama dalıp, şüphelilerden sakınmamalarıdır.”
“İnsanların en kötü ahlâklısı, dostunu düşmanını ayırmayan ve sohbet ehlinden uzak yaşayandır.”
“Kalb ve vakit, insan için sermâyedir. Fakat kalbini kötü zanlarla, düşüncelerle meşgûl eder. Vaktini de boş şeylerle geçirir, zâyi eder. Bu ne acı bir hâldir. Sermâyeyi kaybedene kim kâr getirebilir.”