1
902 yılının Haziran ayında, Amerika’lı cerrah Prof. Nicholas Senn’in İstanbul’u ve Abdülhamid Han’ın yaptırdığı Şişli Etfal Hastahanesini ziyaret eder. Gezi ile ilgili müşahadeleri, bir yıl sonraki (1903) Hamidiye Etfal Hastahanesi Yıllığı’nda neşredilir.
İstanbul’un Sultan Abdülhamid Han ve özellikle tıbbi müesseselerimizin, bir yabancı ilim adamının zihninde ve kalbinde meydana getirdiği medeniyet profilimize ait tahassürler; günümüz Türkiyesi’nin aynı unsurlarına bir mukayese zemini oluşturması bakımından fevkalâde ibretli ipuçları taşıyor.
Prof. Nicholas Senn’in Hamidiye Hastahanesi hakkındaki yazdıklarını özetleyerek aşağıya alıyoruz:
Hamidiye Hastahanesi, Türkiye’deki en güzel ve en mükemmel hastahanedir ve dünyada eşine çok az rastlanır konumdadır. Sultan ve idarecilerin haklı gururu olan bu hastahane, sultanın uzun yıllar önce küçük yaşta vefat eden kızının (Hatice Sultan) hatırasına yapılmıştır. Bu hastahane Sultan II. Abdülhamid Han’ın özel harcaması ile yapılmış ve hastanenin masrafları Sultan tarafından karşılanmaya devam edilmektedir.
Dış dünya, İmparator Majesteleri Abdülhamid II’nın medeniyet kurma gayretlerinden ve hayır işlerinden çok az haberdardır. Kendisi hayır işlerine ve tıp ilminin gelişmesine büyük bir alaka ile yaklaşmaktadır. Önemli bir Türk doktoru demektedir ki:
“Majesteleri Sultan, büyük imparatorluğunda tıp ilminin en büyük ve en enerjik destekçisidir. Tahta çıkman önce Türkiye’de çok az sayıda hekim mevcuttu ve bilim günümüze göre o kadar ilerlemiş değildi. Ulu ve merhametli emirimizin zamanında tıp o kadar ilerlemişti ki, Cemil Paşa, Osman Paşa, Hayettin Paşa, Fikri Bey, Nurettin Bey, Nazım Bey, Hazım Bey, Kudret Bey, Halik Bey ve Ömer Bey gibi bazı çok değerli cerrahlarımız yetişmiştir. Dahilliye branşı için de aynı şeyler söylenebilir. Bu branşta, eğitimlerini Almanya ve Fransa’da alarak, ülkelerine eğitimci olarak dönen, çok seçkin profesörlerimiz yetişmiştir.”
Sultan Son Derece Yanlış TanıtılmışTürkiye’yi gezen herkesin inkar edemeyeceği şekilde Sultan son derece yanlış tanıtılmış bir kişidir. Vicdansız ve zalim düşüncelere karşı, bu kurum, yaşayan bir şahit olarak durmaktadır. Nezaket ruhu hayır ve fakir hastaların bakımı için gösterilen derin ilginin görüldüğü bu kurum, Türkiye’nin şu andaki yöneticisinin değerli özelliklerini göstermektedir.
İstanbul’daki Hamidiye Hastahanesi’ni ziyaret ettiklerinde, diğer medeni memleket diktatörlerinin yüzleri kızarmalıdır. Bu kurum, Abdülhamid II’nin yumuşak kalpliliğine ve fakirlere gösterdiği merhamete açık bir delildir. Hastahanenin yıllık gideri ortalama 75000 Osmanlı lirasıdır ve tamamı Sultan’ın şahsi kesesinden karşılanmaktadır. Hastahane sadece kadın ve çocuklara hizmet vermektedir.
Bundan Daha Güzel Yer OlamazŞişli, Pera’da yapılmış olan bu hastahane Boğaz, Üsküdar, Marmara denizi ve asya tarafındaki dağların rahatlıkla görülebildiği şehrin kuzeyindeki yüksek bir tepededir. Daha sağlıklı ve güzel bir yer seçilemezdi. Arazinin etrafı yaygın olarak ağaçlandırılmıştır ve bir tabii park havası vardır. Çiçek bahçeleri ve çeşme, bölgenin çekiciliğini ve güzelliğini arttırmaktadır.
Ana binada yönetici ve yardımcılarının odaları, eczane, çalışanlar için on dört oda, mescid ve kütüphane bulunmaktadır. Bu odalar lüks doğu tarzında döşenmiştir. Hastahanenin diğer bölümleri pavyonlar halinde plânlanmıştır ve 100 hasta kapasitelidir. Koğuşlar tertemiz ve rahattır. Ameliyathane ise para ve kabiliyetin alabileceği her şeye sahiptir. Özellikle aseptik çalışma için her şey olduğu gibi, cerrahi aletler de tam seridir.
Çamaşırhane, sterilizasyon odası ve buhar ısısı makinesi ayrı bir binadadır. Bahçenin girişinde bir askerî nizamiye yeri mevcuttur ve bir grup asker görev yapmaktadır. Tam techizatlı patoloji ve bakteriyoloji laboratuarında her türlü ilmi çalışmalar yapılabilmektedir.
Sultan’ın Emri İle Hiç Para Alınmamaktadır
Bu hastahane Türkiye’de tıp ilminin gelişimi için önemli bir zemin oluşturduğu gibi, bütün imparatorlukta hasta bakımı ve tedavisi için mükemmel bir örnek teşkil etmiştir. Başka hiçbir özel hastanede, daha rahat, daha iyi bir hemşire hizmeti ve daha dikkatli bir cerrahi ve tıbbî tedavi görülemez ve bütün bunların ötesinde Sultan’ın emri üzerine hiçbir hastadan para alınmamaktadır.
Yaşı 1 ile 12 arasında olan çocuklar en sık başvuran hasta grubudur. Jinekoloji bölümü çok güzel yapılandırılmıştır. Akut enfeksiyon hastalıkları değişik pavyonlara yerleştirilmiştir. Difteri için serum tedavisi uygulanmaktadır ve en iyi sonuçları vermiştir. Geçen sene ciddi larenks tıkanıklığı ile ilerlemiş iki difteri olgusu başvurmuştur. Her iki vakada hemen trakeotomi açılmış ve hastalar iyileşmişlerdir. Kemiklerin, eklemlerin ve lenfatik bezelerin tüberkülozu, çocuklarda çok sık görülmektedir. Ayrıca göz ve deri hastalıklarına birçok hasta başvurmaktadır.
Yabancılar da Tedavi EdiliyorBu hastahanenin başka bir özelliği de İstanbul’u ziyarete gelen yabancıların tedavisini yapmasıdır. Sultan’ın özel istediği üzerine, 16 yatak bu hastaların tedavisi için ayrılmıştır ve bu çok rahatlatıcıdır. Hastahaneye yatabilmek için gereken şart konsolosluklarından tavsiye mektubu almalarıdır. Bilmiyorum başka herhangi bir monarşi veya cumhuriyet yönetimi kedi ülkelerinde hastalanan yabancılar için böyle bir ayarlama yapmış mıdır? Bu da Sultan’ın din ve milliyetine bakılmaksızın herkesin, tedavisine vesile olmak isteğini sergilemektedir. Başvuran hastalara din ile ilgili soru hiç sorulmamaktadır. Geçen yılın raporuna baktığımızda, başvuran hastaların % 33’ünün Protestan olduğu gördük.