S
ultan Abdülhamid Han, Japonya ve Osmanlı Devletini şöyle mukayese etmektedir:
“Japonya’yı Osmanlı ülkesine benzetmek ve bunun Padişahı’ndan onun İmparator’u gibi başarı beklemek ne kadar uygun olur bilmem! Japonya Atlas Okyanusu’nun bir tarafına çekilmiş, adalara yerleşmiş, tek din, tek millet olarak millî birliğini sağlamış büyük bir cemiyet, dünyada hiç benzemediği bir kıta varsa, o da bizim biçare memleketimiz. Kürtle Ermeni’yi, Rum’la Türk’ü, Arap’la Bulgar’ı nasıl birleştirirdim?...”
Sultan, Mikado’nun Japonya’da kendisinin Osmanlı Devleti’nde karşılaştığı engellerle karşılaşmadığını söylemektedir ve şöyle devam etmektedir:
“Ben, mesela Doğu Anadolu’da küçük bir yol yaptırsaydım, Rusya kıyamet koparırdı. Bu yol gibi imar işlerinin büyük bir bölümü, benim zamanımda ortaya konmuştur. Bu konuda benden önce gelen padişahların hepsinden daha mutluyum.
Mikado’nun çevresinde toplanan devlet büyüklerini ben bulamadım. Gerek olanlarda ve gerekse benim yetiştirdiklerimde daima bir şey vardı ki, her ilerleme hevesini nefessiz bırakıyordu.”
Sultan Abdülhamid Osmanlı Devleti’nin en büyük problemi olarak şunları söylemektedir;
“Bizi her şeyden fazla felâkete iten, büyük devletlerin entrikalarıdır. Bu devletler, tabiiyetimizideki milletleri, arka arkaya isyana teşvik etmek suretiyle, bizi her sene daha fazla sıkıntıya düşürmektedirler. Her sene, bu uğurda hiç faydasız sarfettiğimiz milyonlarla ne kadar lüzumlu şeyler yapılabilirdi.
Fakat büyük devletler, geniş teşkilatlı İmparatorluğumuzu inşa edecek ne zaman bıraktılar ne de sükûnet! Gene büyük devletlerin sebebiyle halkımızı ilerletmeğe imkân bulamadık. Bütün bunlar bizim zayıf kalmamızın sebebi oldu. Bize de hiç olmazsa on senelik bir sulh tanınsa Japonların o kadar methedilen terakkilerini, biz de yapabilirdik. Onlar Avrupalıların pençelerinden uzak olduklarından, bize nazaran bahtiyardılar, emniyet içinde yaşamaktadırlar. Maalesef biz, tam Avrupalı sırtlanların geçiş yerine çadırımızı kurmuşuz.”
“Yani Osmanlı İmparatorluğu her çeşit dış baskıya açıktır. Bu göz önüne alındığında savunma harcamalarının maliyetinin de yüksek olacağı tabiidir. Ancak, Japonya’nın böyle bir mecburiyeti pek de olmamıştır. Japonya’nın bugünkü zenginliği düşünüldüğünde, savunma maliyetinin az olması ortaya çıkmaktadır.”