er, Sultanahmet Camii... Mihrabın kenarında saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce ağlıyor... Yanına sokuldum ve sordum: Muhterem! Niye bu kadar ağlıyorsun? Ben ısrar edince anlatmaya başladı. Meğer ağlamakta ne kadar haklıymış!
Emekli bir albay anlatır: Sultan Ahmet Camiine giderdim her sabah. Ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce ağlardı... O kadar ki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım. Nihayet bir gün yanına sokuldum:
- Niye hep ağlıyorsun muhterem?"dedim:
"- Allahın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu? Niye bu kadar ağlıyorsun?"Bana:
" -Beni konuşturma" dedi: Kalbim duracak... Ben çok ısrar edince anlatmaya başladı:
"-Abdülhamid Cennetmekân devrinde bir binbaşıydım. Bir birliğim vardı benim de. Annem babam vefat etti. Bir hayli servetimiz vardı. Sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim. Annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımız, filan yerdeki gayri menkullerimiz var... Bunlara nezaret edecek birisi lazım. İstifamın kabulünü istiyorum.
Biraz sonra bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldi; İstifan kabul edilmedi. Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem padişaha gönderilmişti. Ben bir daha dilekçe verdim yine aynı cevap geldi. Bizzat çıkayım huzuruna, Sultanla şifahi olarak görüşeyim dedim ve bizzat haşmetli padişahın huzuruna çıktım. Hünkârım dedim. İstifamın kabulünü rica edeceğim. Durumumuz budur Ya kimler ağlasın?!.
Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu, yüzünün halinden belliydi. Israrıma da dayanamadı, öfkeli bir edayla;
- Haydi, git! Seni istifa ettirdik dedi.
Ben de sevinerek gittim işimin başına... O gece âlem-i manada ordular teftiş ediliyordu. Bir de ne göreyim? Şarkın ve garbın ordularını bizzat Resul-i Ekrem teftiş ediyor!.. Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri oradaydı... Sultan Abdulhamid de edeble, Kâinatın Efendisinin arkasında duruyordu... Bütün ordular geçti... Derken benim birliğim geldi; başında kumandanı olmadığı için darma dağınıktı. Efendimiz döndü Sultan Abdulhamide buyurdu ki:
-Nerede bu ordunun kumandanı? Sultan Abdulhamid dedi ki:
-Ya Resulallah! Çok ısrar etti, istifa ettirdik. Efendimiz bu cevap karşısında buyurdu ki:
- Senin istifa ettirdiğini, biz de istifa ettirdik...
Şimdi söyle ey derdimi deşen kişi! "Ben ağlamayayım da kim ağlasın?!.