UYDURUKÇA | TÜRKÇE |
---|---|
kalıntı | bakıyye |
kalıt | miras |
kalıtçı | vâris, mûris, mirasçı |
kalıtım | irsiyet, irs, verâset |
kalıtımsal | irsî |
kalıtsal | irsî |
kalkışma | isyan |
kamu | amme, resmî |
kamu kuruluşu | resmî daire, devlet dairesi |
kamu yönetimi | amme idâresi |
kamulaştırma | istimlâk |
kamulaştırmak | istimlâk etmek |
kamuoyu | umumî efkâr |
kamusal | resmî |
kamusal alan | resmî saha |
kamutay | büyük millet meclisi umumi heyeti |
kanı | kanaat, rey, fikir |
kanıt | delil, ispat |
kanıtlamak | ispat etmek |
kanıtlı | delilli |
kapsam | şümûl, muhteva |
kapsama | ihtivâ, şâmil olma |
kapsamak | ihtivâ etmek, şâmil olmak |
kapsamlı | şümûllü, muhtevâlı |
kapsamsız | muhtevâsız |
kapsar | şâmil |
kapsatmak | teşmil etmek |
kapsayan | şâmil |
karşın | rağmen |
karşıt | zıt, muhâlif |
karşıtı | zıddı, aksi, muhâlifi |
katılımcı | iştirak eden, katılan |
katkı | ilave |
katkılı | takviyeli, ilaveli |
katman | tabaka |
katmanlaşmak | tabakalaşmak |
kavram | mefhum |
kent | şehir |
kentcilik | şehircilik |
kentli | şehirli |
kesenek | aidat |
kesin | kat'î |
kesinleşmek | kat'îleşmek |
kesinlik | kat'iyyet |
kesinlikle | kat'iyyen, muhakkak, kat'î olarak |
kez | defa, sefer, kerre |
kırsal | kır, kırlık |
kısır döngü | fâsit daire |
kısıt | sınır, tahdid |
kısıtlamak | tahdid etmek, sınırlamak |
kısıtlı | mahdud, sınırlı |
kısıtsız | sınırsız |
kıvanç | iftihar, memnuniyet, memnunluk |
kimi | bazı |
kimi kez | bazı, bazen |
kimi zaman | bazen |
kimlik | hüviyet |
kimyasal | kimyevî |
kişilik | şahsiyet |
kişiliksiz | şahsiyetsiz |
kişisel | şahsî, ferdî |
kitlesel | kitle halinde, toplu |
komut | kumanda, emir |
komuta | kumanda |
komuta etmek | kumanda etmek |
komutan | kumandan |
konu | mevzû |
konum | mevkî, vaziyet, durum |
konuşlandırmak | mevzilendirmek |
konuşlanmak | mevzilenmek |
konuşma özürlü | dilsiz, lâl |
konut | mesken |
konut | ikâmetgâh, mesken |
koşul | şart |
koşullandırılmak | şartlandırılmak |
koşullandırmak | şartlandırmak |
koşullanmak | şartlanmak |
koşullar | şartlar |
koşullu | şartlı |
koşut | paralel, muvâzi |
koşutluk | paralellik |
kovuşturma | tahkikat |
köken | menşe, kaynak |
kökten | esaslı |
kural | kaide |
kuralcılık | kaidecilik |
kurallaşmak | kaideleşmek |
kurallı | kaideli |
kuram | nazariye, teori |
kuramcı | nazariyeci |
kuramsal | nazarî, teorik |
kurgu | kurma |
kurmay | erkân-ı harp |
kurul | heyet |
kurultay | şûrâ |
kurum | müessese |
kurumsal | müesseseye âit |
kurumsallaştırmak | müessese haline getirmek |
kuşak | nesil |
kuşatma | muhâsara, abluka |
kuşku | şüphe, endişe |
kuşkucu | şüpheci |
kuşkulu | şüpheli |
kuşkusuz | şüphesiz |
kutlamak | tebrik etmek |
kutlulamak | tebrik etmek |
kutsal | mukaddes, mübarek, kudsî |
kutsallaşmak | mukaddesleşmek |
kutsallaştırmak | mukaddesleştirmek |
kutsallık | kudsiyet |
kutsamak | takdis etmek |
kutsuz | uğursuz |
kuzey | şimâl |
küresel | cihanşumul, alemşumul |